top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıserpil_ozyurt

Dune Çocukları

Güncelleme tarihi: 11 Nis

Dune'un üçüncü kitabı olan Dune Çocukları'nda kör olduktan sonra ölmek için çöle giden Paul'un ardından artık hakimiyet kardeşi Alia'da ve hikayenin başında çok uzak bir hayal olan su gezegene nihayet gelmiş durumda. Her ne kadar şartlar değişse de evrende güç demek olan baharata hakim olma yarışı hızını ise kesmeden devam ediyor. Alia'nın rakibi ise Paul'un oğlu Leto. Dune halkını yaşadıkları yozlaşmaya karşı uyaran vaiz ise kitabın sürpriz karakteri. 


Evrene hakimiyet kurmuş olan Paul'un dininin artık iyice yozlaştığı dönemde, babası gibi geleceği gören Leto, gelinen noktada kehanet yeteneğinin da sayesinde baharatın ve dolayısı ile hakimiyetlerinin sona yaklaştığını düşünerek insanlığı, gezegeni ve tüm evrenin peşinden koştuğu baharatı kurtuluşa götürüceğine inandığı yolda babasının veremediği cesur kararlar vererek, işi bir adım daha ileri götürüp babasından farklı ve daha güçlü bir tanrı rolüne bürünüyor. Yani güç arttıkça maalesef daha fazlasına talep de büyüyor. Bu kitabın anlattığı en önemli şey de bu genel olarak. 

Paul'un ölümü sonrası tahta geçen ve içindeki belleklerden Atreides düşmanı olan Harkonnen'e yenik düşüp bir "hilkat garibe"sine dönen ve gücü elinden bırakmamak için kendi ailesinin düşmanına dönen Aria'dan, babasının kurduğu hakimiyeti daha da arttırmak için korkunç şeyleri göze alan Leto'ya ve tabi ki elinden geldiğince bu gücü alt etmeye çalışan diğer güç odaklarına kadar her şey çok tanıdık. 


Leto'nun babasının başlattığı dinsel çılgınlığı durdurup, kendince başka bir din anlayışı ile evrene barışı getirme planı, bir kum solucanına dönüşmek üzerine kurulu olunca da barışçıl bir çabadan ziyade başka bir güç çılgınlığına daha çok benziyor. Yozlaştığını düşündüğü dinden başka bir Tanrı fikrine geçiş de aynı şekilde.

Yani Atreides ailesi Dune gezegeninin ve baharatın hakimiyeti için savaşa gerek dini gerekse gücü kullanarak devam ediyor. 


Kitapta şimdiye kadar bana zorlayıcı gelen kehanet yeteneğiydi, ama bu kitapta bunun bir adım ötesine geçmiş bir şey daha var. 

Bu aynı zamanda kitaptaki en etkileyici ve düşündürücü şeylerden biri : Aria, Leto ve ikizi Ganimet'in annelerin hamilelikte kullandığı baharat nedeni ile geçmiş atalarının benliğini içlerinde taşıması.

Öğretici midir, delirtici midir? Bence düşünmesi ile ürpertici. Ben çoğu zaman kendi iç sesimden yorulurken, yüzlerce binlerce kişinin tüm belleğini beynimde taşıdığımı hayal bile edemiyorum. Kitaptaysa, bu konu daha çok bu seslerden birine yenilip yenilmeme sorunu ile ele alınmış. 


Bu kitapta da yine öncekilerde olduğu gibi, dinin toplumlar üzerinden nasıl bir güç olduğu konusu altı çizilerek vurgulanmaya devam ediyor :

"Basmakalıp, kurumsallaşmış dininizin sahtekarlığı ve yalanlarıyla savaşmaya geldim. Böylesi tüm dinler gibi sizin kurumunuz da sizleri korkaklığa, vasatlığa , uyuşukluğa ve halinizden memnun olmaya yönlendiriyor."


"Hükümet din birleştirilmiş, yasaları çiğnemek günah haline gelmişti. Hükümetin aldığı kararları sorgulayan herkese kafir gözüyle bakılıyordu. Aşırı ahlakçı zihniyet asileri hem bu dünyada cezalandırıyor hemde cehennemde yanacaklarını söylüyordu."



Her ne kadar eski nesillerin belleğini kendi içinde taşıyor olmanın biraz gerisinde kalmış olsa da bu kitapta da kehanet yeteneğinin sancılarını yine görmek mümkün : 


"Yaşamanın güzelliği ve verdiği mutluluk, sürprizlerle dolu olmasıyla bağlantılıdır."


"Herhangi birine hayatının eksiksiz senaryosunu versen, ölüm anına dek başına gelecek her şeyi anlatsan... Ne korkunç bir armağan olurdu bu." 



Dune serisinde ilk kitabın büyüsünü sonraki ciltlerde bulamadım. Belki de artık evrenin tanıdık olması büyüyü bozuyor :) Sanırım bundan sonrası artık daha ziyade aksiyon olacak benim için.



"Korku aklın katilidir." - Sanırım bu söz kafamda kitapla tamamen bütünleşmiş durumda :) 



"Zulmün zulüm olduğu hem kurbanın kendisi hem de zulmeden kişi tarafından, yapılanlardan az çok haberdar olan herkes tarafından bilinir. Zulmün bahanesi veya hafifletici sebepleri olmaz. Zulüm asla geçmişi dengelemez, geçmişte yapılmış hataları tela­fi etmez. Zulüm gelecekteki zulmün yolunu açar, o kadar. Kendi kendini sürdürür... barbarca bir ensest şeklidir. Zulmeden herkes, bunun yol açacağı zulümlerin sorumlusudur. "



 "Gücü kullanmak için onu hafifçe tutmak gerekir. Fazla sıkı kavrarsan eninde sonunda gücün kölesi, kurbanı olursun."




7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Mahpus

bottom of page